Kitlesel Fonlama Projelerinde Destekçiler Nasıl Motive Edilebilir?
Destekçilerin (funders) motive edilip projelere katkı sağlamaları proje sahipleri (founders) için en önemli konulardan biridir. Bu makalede, projelere destek verenlerin bireysel ve toplumsal motivasyon önceliklerini analitik ağ süreci (AAS) yöntemi ile belirlemeye çalıştık. Makale hakkında daha fazla ayrıntı edinmek isteyenler dipnotta yer alan bu çalışmanın uyarlandığı makalenin tamamına ulaşabilirler.
Kitlesel fonlama projelerinde, proje sahipleri kendilerine destek olanların motivasyonlarına ve destek olma amaçlarına ne kadar hakim olurlarsa başarı oranları o derece yüksek olacaktır. Bu makale kapsamında gerçekleştirilen araştırmamızda destekçilerin motivasyonlarını, bireysel motivasyonlar (ödül, güven, duygusal bağ, aidiyet) ve toplumsal motivasyonlar (sosyal sorumluluk, yardımlaşma, bir olayı destekleme) olarak iki kategoriye ayırdık. Bu iki kategoride yer alan faktörlerin önceliklerini AAS ile belirledik. Ayrıca 4 temel kategoriye indirgenen kitlesel fonlama proje türlerinin önceliklerini de ortaya koymaya çalıştık.
Destekçilerin Motivasyonu Nedir?
Kitlesel fonlama kapsamında gerek proje sahiplerinin gerekse destekçilerin motivasyon ve çekincelerini anlamak, kitlesel fonlama platformlarını ve projeleri şekillendirmede, yeniden tasarlamada ve geliştirmede çok önemli bir konuma sahiptir. Araştırmamızda destekçilerin motivasyonlarını, farklı bilimsel çalışmalardan yola çıkarak aşağıda yer alan 7 unsurla ifade ettik:
Ödül: Takdir edilme, maddi bir ödül ve deneyim olarak farklı şekillerde olabilir. Proje sahiplerinin hedeflerinden biri destekçilerin ödül ihtiyacını tatmin etmektir.
Aidiyet: Aidiyet kavramı benzer fikre sahip bireylerin oluşturduğu topluluğa aidiyet hissetme, bu topluluktan olduklarını ortaya koyma anlamını içerir. Böylece destekçiler bu duygularını kanıtlamak için çeşitli projelere fon sağlarlar.
Güven: Proje sahiplerinin fonu doğru bir şekilde kullanacaklarına ve projeyi hedeflenen şekilde tamamlayacaklarına ilişkin güven destekçileri motive eden diğer bir unsurdur.
Duygusal Bağ: Rasyonel kararların ötesinde bireylerin projelerle duygusal bağ kurduğu bir motivasyon unsurudur. Destekçi bu davranış biçiminde akılcı davranmaz, alacağı ödül ya da kazanca bakmaz.
Yardımlaşma: Bazı destekçiler, herhangi bir şekilde ilişkili olduğu diğer bireylere/ekiplere/kurumlara yardımcı olma isteği taşırlar. Bu istek zaman, emek ve maddi destek olmak üzere farklı şekillerde gerçekleşebilir.
Bir Olayı Destekleme: Bu unsur ise kendileri ile benzer düşünce yapısı ve anlayışa sahip birey ve toplulukları desteklemek şeklinde ortaya çıkar.
Sosyal Sorumluluk: Bazı destekçiler ise projelerin sosyal sorumluluk yönlerini önemserler. Bu da sosyal sorumluluğu bir motivasyon unsuru yapar.
Araştırma Modeli
Makalenin başında değinilen 7 motivasyon unsuru ve kategorileri ile projelerin türlerinden oluşturulan araştırma modelini Şekil 1’de görebilirsiniz.
Oluşturduğumuz modelde yer alan proje türlerini, kitlesel fonlama platformlarında sıkça kullanılan kategorileri 4 temel kategoriye indirgeyerek belirledik. Araştırma modeli oluşturulduktan sonra kitlesel fonlama konusunda akademisyen ya da uygulayıcı olan farklı uzmanların görüşlerine başvurarak, AAS yönteminin aşamaları yerine getirdik ve aşağıdaki sonuçlara ulaştık.
Sonuçlar
Aşağıda yer alan Tablo-1, AAS yöntemi ile gerçekleştirilen çeşitli hesaplamalar sonrası ulaşılan nihai bulguları gösteriyor.
Bu verilere göre proje türlerinden, teknoloji kategorisi %33,3’lük oran ile en çok tercih edilen ve en öncelikli kategoridir. Bireysel motivasyonlar kümesinde güven %34,9, toplumsal motivasyonlar kümesinde ise bir olayı destekleme %41’lik oranları ile en öncelikli veya bir diğer ifade ile önemli faktörlerdir.
Bulgulara göre en düşük yüzdeler üzerinden bakıldığında proje türleri kümesinde tasarım kategorisi %18, bireysel motivasyonlar kümesinde duygusal bağ %19,7 ve toplumsal motivasyonlar kümesinde ise sosyal sorumluluk kategorisi %28 ile en az önceliği olan bir başka değişle en az tercih edilen faktörlerdir.
Bu Sonuçlar Ne Anlama Geliyor?
Bireysel motivasyonlar içerisinde güven faktörü %34,9’luk değer ile önceliği en yüksek; duygusal bağ faktörü ise %19,7’luk değer ile önceliği en düşük önceliğe sahip faktörlerdir. Buna göre güven birçok proje için oldukça yüksek öneme sahiptir. Proje sahiplerinin, projeye başlamadan önce ve başladıktan sonra güven algısına çok dikkat etmeleri gerektiği açıkça görülmektedir.
Duygusal bağ faktörü ise bireysel motivasyonlar kümesinde en düşük önceliğe sahiptir. Bu durum, projelerin desteklenirken duygusal kararlardan ziyade güvenin ön plana çıktığı ve rasyonel kararların etkili olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Toplumsal motivasyonlar kümesinde bir olayı destekleme %41 ile en yüksek ve sosyal sorumluluk %28,6 ile en düşük önceliğe sahip motivasyon faktörleridir. Toplumsal motivasyon unsurlarının maddi değil manevi-içsel dinamiklerle ilgili olduğu düşünüldüğünde, bir olayın desteklenmesi bu dinamikleri en fazla etkileyen unsurdur. Elde edilen bulgular özellikle sosyal projelerin dikkate alması gereken faktörleri ortaya koyması ve bir olayı desteklemenin önemine dikkat çekmesi bakımından oldukça değerlidir.
Proje türleri kapsamında değerlendirilen ve dört temel kategoriden oluşan projelerin çalışma alanları bakımından en yüksek önceliğe sahip olan kategori %33 ile teknoloji, en düşük önceliğe sahip olan kategori ise %18 ile tasarımdır. Bu oranlara bakıldığında teknoloji alanındaki projelerin yukarıda bahsedilen motivasyonlar kapsamında en yüksek önceliğe sahip olan projeler olduğu söylenebilir.
Tüm bu bulgu ve yorumlardan yola çıkarak her üç kümede de en yüksek önceliğe sahip olan teknoloji, güven ve bir olayı destekleme faktörleri, kitlesel fonlama kapsamındaki öncelikli faktörlerdir. Ulaşılan bu sonuçların, özellikle proje üreticileri için hangi konulara yoğunlaşmaları, hangi motivasyon faktörlerine öncelik vermeleri gerektiği konusunda kendilerine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Son olarak yukarıdaki tüm bulgu ve yorumların bu makale kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, ulaşılan sonuçların kesin sonuçlar olmadığını ve ilgili konuda daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtmek istiyoruz.